NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
حَدَّثَنِي
مَالِكٌ عَنْ
ابْنِ
شِهَابٍ عَنْ
عُرْوَةَ
أَنَّ عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
أَخْبَرَتْهُ
عَنْ
بَيْعَةِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
النِّسَاءَ
قَالَتْ مَا
مَسَّ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَدَ
امْرَأَةٍ
قَطُّ إِلَّا أَنْ
يَأْخُذَ
عَلَيْهَا
فَإِذَا
أَخَذَ عَلَيْهَا
فَأَعْطَتْهُ
قَالَ
اذْهَبِي فَقَدْ
بَايَعْتُكِ
Urve (r.a.)'den demiştir
ki: Hz. Aişe, Rasûlullah'ın kadınlarla biatleşmesını şöyle anlatmıştır:
Rasûlullah (S.A.V.)
(biatleşirken) hiçbir kadın'ın eline dokunmadı. Ancak herbir kadın'dan (biati
sözle) aldı. Bir kadın'dan (sözü) aldı da kadın da (söz) verdi mi
“Git! senin biatini
aldım" buyururdu.
İzah:
Buhârî, talak, şurût,
tefsir, ahkam; Müslim imâre; İbn Mâce, Cihad; Ahmed b. Hanbel, VI-114, 270,
365.
Kadınların Hz.
Peygambere vermiş oldukları bu sözün neleri ihtiva ettiği Müslümin Sahihinde şu
manâya gelen cümlelerle anlatılmaktadır. "Mü'min kadınlar Rasûlullah
(S.A.V.)'e hicret ettikleri vakit Aziz ve Celil olan Allah'ın:
"Ey Nebi ! Sana
mü'min kadınlar Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmayacaklarına, zina
etmeyeceklerine dair beyat etmeye gelirlerse"[Mümtehine 12] âyetin-deki
esaslara göre kendilerinden söz alınırdı."[Müslim, imare]
Müslim'in bu hadisinden
anlaşılıyor ki: Kadınların, Hz. pey-gamber'e ettikleri biat Allah'a şirk
koşmamak, hırsızlık yapmamak ve zina etmemek, çocukları öldürmemek, iftira
etmemek ve Hz. Nebi’e hiç bir ma'rufta isyan etmemek gibi hususları ihtiva
etmektedir. Çünkü sözü geçen Mümtehine sûresinin 12. nci âyetinde kadınların bu
şekilde biat etmeleri em-redilmektedir.
"Devlet başkanına,
itaat etmek üzere söz vermek" anlamına gelen biat uygulamasının ilk
örneğini Hz. Peygamber'in hayatında görebiliyoruz. Hz. Peygambere yapılan
biatler, ona ve İslamın emirlerine bağlanmayı ihtiva ediyordu. Bu bakımdan
ashabın biatleri Hz. Peygamberi devlet başkanlığına getirmek anlamını
taşımıyordu. Ancak onun peygamberliği aynı zamanda devlet başkanı olmasının da
gereğiydi. Dolayısıyle ona biat, hem Peygamber olarak yapacağı tebliğlere
inanmak, hem de devlet başkanı olarak vereceği emirlere itaat etmeye söz
vermek anlamlarını birlikte ifâde ediyordu.
Hem devlet başkanlığı
için başa getirmek ve hem de itaatte bulunmak üzere yapılan biat ise; ilk
olarak Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in halifeliğe getirilmesi ile
gerçekleşmiştir.[Eryarsoy Beşir, İslamda devlet
yapısı 175.]
Ancak bir önceki
hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi biatin üç merhalesi bulunduğunu
unutmamak lazımdır.
Bazı ilim adamları,
hadisteki biat kelimesine bakarak bu hadisin kadınların seçme hakkına sahip
olduğuna delâlet ettiğini söylemişlerdir.
Bu görüşte olan ulemaya
göre, "Rasûlullah (S.A.V.) kadınlara biat ettiği gibi bizimle de biat
etmiştir..."[Buhârî,
Hayatü’s-Sahabe] mealindeki hadis-i şerifte kadınların erkekler gibi
seçme hakkına sahip olduklarına delalet eder.
Nebi s.a.v.’in
ashabıyla yapmış olduğu biatlerin nübüvvet üzerine değil, siyasî nitelikli
olduğunu anlatan bir hususta onun çocuklarla biat etmemesidir. Zira sahih
olarak rivayet edilmiştir ki:
Buluğa ermemiş çocuklar
ya kendileri veya ebeveynleri vasıtasıyla biat istemişler. Fakat Rasûlullah
(S.A.V.) biat etmemiştir.[2942 numaralı hadis.] İşte kadının biati onun seçme
hakkına sahip olduğunu gösterir.[Topaloğlu Bekir, İslam'da kadın 247.]